Burdur Vali Vekili Ahmet Mailoğlu, Çanakkale Deniz Zaferi'nin 108. yıl dönümü ve 18 Mart Şehitleri Anma Günü dolayısıyla MAKÜ Konferans ve Sergi Salonunda düzenlenen anma programına katıldı.
Recep Tayyip Erdoğan Anadolu İmam Hatip Lisesi tarafından hazırlanan anma programı, günün anlam ve önemini binaen yapılan konuşmalar ve ödül töreninin ardından Oratoryo gösterisi ile sona erdi.
Saygı Duruşu ve İstiklâl Marşımızın Söylenmesi ile başlayan program, Recep Tayyip Erdoğan Anadolu İmam Hatip Lisesi Öğrencisi Muhammed Talha Eroğlu tarafından okunan Kur'an-ı Kerim Tilaveti ile devam etti.
Günün anlam ve önemine binaen yapılan konuşmalarla devam eden programda Okul Müdürü Hüseyin Ünal'ın konuşması, Vali V. Sayın Ahmet Mailoğlu'nun hitapları ve Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın mesajı okundu.
18 Mart Şehitleri Anma Günü kapsamında İl Milli Eğitim Müdürlüğünce düzenlenen "resim, şiir ve kompozisyon" dallarında yapılan yarışmalarda dereceye giren öğrencilere ödülleri Vali Vekili Sayın Ahmet Mailoğlu, Burdur Milletvekili Sayın Bayram Özçelik, Garnizon Komutan V. Sayın P. Komd. Albay Yavuz Çankaya ve Belediye Başkanı Sayın Ali Orkun Ercengiz tarafından verildi.
Anma programı Recep Tayyip Erdoğan Anadolu İmam Hatip Lisesi tarafından hazırlanan Tiyatral Oratoryo gösterisi ile sona erdi.
Vali Vekili Sayın Ahmet Mailoğlu törende yaptığı konuşmada;
"Bu topraklar için toprağa düşen Aziz Şehitlerimizin Saygıdeğer Aileleri, Şehit olma arzusuyla vatan toprağı için mücadele ederken yaralanan Kıymetli Gazilerimiz.
Sizleri şahsım ve Hatay'da depremzede vatandaşlarımızın yaralarını sarmaya çalışan Sayın Valimiz adına en derin hürmet ve muhabbetlerimle selamlıyorum.
Çanakkale Deniz Zaferi'nin 108'inci yıldönümünü büyük bir iftiharla kutlarken, Çanakkale'de ecdadımıza ilham veren Şehadet Ruhuyla, vatan ve istiklal uğrunda canlarını kutsal değerlerimizin yaşaması için feda eden Aziz Şehitlerimizi ve depremde hayatını kaybeden vatandaşlarımızı rahmetle yâd ediyorum.
Bu programa teşrif ederek Şehitlerimizin hatırasını yâd etme kadirşinaslığı gösteren Burdurlu hemşehrilerimize teşekkür ediyorum.
Bundan 108 yıl önce, 19 Şubat 1915'de, zamanın en güçlü sömürgeci ülkeleri, İstanbul Boğazı'nı işgal etmek için, ufacık bir kara parçası olan Gelibolu'yu boğazdan ve denizden gemilerle kuşatarak dünyanın dört bir tarafından, her ırktan, her renkten, adeta yedi iklimden topladığı, her türlü modern teçhizatla donattığı, yenilmez dedikleri donanma kuvvetleriyle Adeta cehennemi andıran büyük bir vahşetle Çanakkale Boğazı'nda bulunan tabyalara ve Yarımada üzerindeki ordumuza saldırmıştır.
19 Şubat 1915'de Boğazdaki bombardımanlarıyla başlatılan bu vahşi saldırı, 18 Mart'ta Mustafa Kemal Atatürk'ün ve Seyit Onbaşı gibi ölüme meydan okuyan kahraman Mehmetçiğimiz tarafından açılan top ateşiyle batırılan ve ağır hasar verilen 6 zırhlının savaş dışı bırakılmasıyla büyük bir zaferle sona ermiştir.
Çanakkale Zaferi Türk Milletinin, tarihin altın sayfalarına kanıyla kazıdığı eşsiz bir zaferdir. Bu zaferi eşsiz kılan, Mehmetçiğin adeta ölüm kusan top ve tüfek ateşine karşı iman dolu göğsüyle kendisini siper ederek çıktığı ölüm yürüyüşüdür.
25 Nisan sabahında Arıburnu'ndan gelen top sesleri üzerine 19. Tümen Komutanı olan Yarbay Mustafa Kemal'in Kocaçimen Tepe yönünde harekete geçme emri verdiği 57. Alaya hitaben söylediği; "Ben size taarruz emretmiyorum, ölmeyi emrediyorum. Biz ölünceye kadar geçecek zaman zarfında, yerimize başka kuvvetler ve komutanlar kaim olabilir" ifadeleri bu savaşın ölümü hiçe sayan manevi bir kuvvetle kazanıldığının apaçık göstergesidir.
Bu savaşın, bu başarının ruhunu ise Aziz Atatürk'ün şu cümlelerinde görüyoruz: "Okuma bilenler ellerinde Kur'an okuyor bilmeyenler kelime-i şahadet getiriyor. Az sonra öleceğini bile bile gözünü kırpmadan şahadete gidiyor." Çanakkale'yi dünya güçlerine geçilmez kılan işte bu sarsılmaz şehadet iradesidir.
Değerli Burdur'lular; şunu da belirtmekte fayda görüyorum:
Çanakkale Savaşı tartışmasız çok çetin, Çanakkale Zaferi tarihte örneğine az rastlanır bir büyük askerî başarıdır. Ama aynı zamanda alternatif maliyeti de bir o kadar yüksektir. Künyeleri bulunmuş 252.000 vatan evladının kanıyla kazanılmıştır. Bu vatan evlatlarından bir kısmı ise o gün itibarıyla devletimizin, milletimizin yetiştirebildiği, deyim yerindeyse Türk Milletinin Beyni olan üniversite mezunu, yetişmiş insan gücümüzdür.
Savaştan yıllar sonra Yüce Atatürk'ün Avustralyalı, Yeni Zelandalı annelere hitaben söylediği, "Bu memleketin toprakları üstünde kanlarını döken kahramanlar! Burada bir dost vatanın toprağındasınız. Huzur ve sessizlik içinde uyuyunuz. Sizler Mehmetçiklerle yan yana, koyun koyunasınız. Uzak diyarlardan evlatlarını harbe gönderen analar! Gözyaşlarınızı dindiriniz. Evlatlarınız, bizim bağrımızdadır. Huzur içindedirler ve huzur içinde rahat rahat uyuyacaklardır. Onlar, bu toprakta canlarını verdikten sonra, artık bizim evlatlarımız olmuşlardır." cümlesi ile Türk Milletinin gerekçesiz, haksız savaşa cinayet olarak baktığının, Ülkemizi işgale gelenlere bile ne kadar hoşgörüyle yaklaştığının açık ifadesidir.
Bu vesileyle belirtmek isterim ki;
Şehit Ailelerimiz kahramanlarımızın bizlere emanetidir. Hayattaki en değerli varlıklarını vatana feda eden Şehit Ailelerimizin acısı ve hüznünü daima paylaşmalıyız. Bütün şehitlerimizi, deprem felaketinde kaybettiğimiz vatandaşlarımızı rahmetle anıyor, 18 Mart Çanakkale Zaferi'nin Yıldönümü münasebetiyle, kahraman atalarımızı şükranla yâd ediyorum.
Vatan ve mukaddes değerlerimiz için Şehadet arzusuyla mücadele ederken yaralanan Şanlı gazilerimizden ebediyete göçenlere rahmet diliyorum. Hayatta olan Gazilerimize sağlık ve afiyet diliyorum. Şehit ailelerimize, gazilerimize ve tüm katılımcılara hürmetlerimi sunuyorum." dedi.