6 Şubat'ta meydana gelen depremde ablasını ve yeğenlerini kaybeden Hataylı depremzede, yurttaki çalışmalara yardım ederek burada kalan depremzedeler ile yaralarını birlikte sarmaya çalışıyor.
6 Şubat’ta meydana gelen depremin izleri, depremzedeler üzerinde hala sıcaklığını koruyor. Binlerce kişinin etkilendiği depremin ardından birçok yakınını kaybeden depremzedeler bir yandan kaybettikleri yakınlarının acısını yaşarken, bir yandan da yaşama tekrar bağlanmanın çabası içerisinde.
Yaşanan depremde evlerinden olan depremzedeler çadırlarda ve çeşitli illerdeki yurtlarda eski yaşamlarına geri dönmenin hayalini kuruyor. Hatay’da depreme yakalanan 24 yaşındaki Pınar Başak da onlardan biri. Depremde ablasını, eniştesini ve üç yeğenini kaybeden üniversite öğrencisi Pınar, Burdur’da bulunan Gençlik ve Spor Bakanlığına bağlı Asımın Nesli Öğrenci Yurdunda geriye kalan ailesi ile birlikte acılarını unutmaya ve yeniden hayata bağlanmaya çalışıyor. Yurtta gönüllü olarak kıyafet ve yemek dağıtımına yardım eden depremzede Pınar, yaraların birlikte sarılması gerektiğini düşündüğü için diğer ailelerin ihtiyaçlarının karşılanmasına yardım ettiğini belirtti.
Deprem anında yaşadıklarını anlatan Pınar Başak, "Biz Antakya merkezde oturuyorduk. Deprem anında ben uyanıktım. Yeğenim ve kardeşim ile beraberdik depreme yakalandığımızda. İlk başlarda sakin kalmaya çalıştım ama çok şiddetli bir şekilde deprem devam ediyordu. Deprem durduktan sonra telefonlarımızı ve montlarımızı alıp hemen kendimizi dışarıya attık. Dışarıda yağmur yağıyordu, karanlıktı her taraf, göz gözü görmüyordu. Telefon ışığıyla ilerleyebildik. Apartmanın önüne betonlar yığılmıştı, güneş enerjisi düşmüştü kapının önüne. Ayakkabımız, terliğimiz hiçbir şey yoktu ayağımızda. Zaten o an onu düşünemezdik. Dışarıdayken apartmandan bir komşumuz bizi arabasına aldı. Sabah olana kadar arabada bekledik. Gün aydınlandığında her yerin yıkılmış olduğunu gördük. Ağabeylerime ulaşmaya çalışıyorduk ama şebeke çekmediği için hat düşmüyordu. Daha sonra bir şekilde ağabeylerime ulaştık ve onların iyi olduğunu öğrendik ama ablamlara ulaşamıyorduk" dedi.
Depremde ablasını eniştesini ve yeğenlerini kaybeden Pınar, "Ağabeyim yanımıza gelip ablamların evinin yıkıldığını söylediğinde bir panik ile enkazın olduğu yere gittik ve 5 gün boyunca orada onların çıkarılmasını bekledik. AFAD geldi, binada hiçbir ses yoktu. O yüzden bize yardım edemediler ve ses olan yerlere gittiler. Onları da anlıyoruz çünkü hayat kurtarabilmek için ses olan yere gitmeleri daha doğruydu. Beşinci gün cansız bedenlerine ulaşıldı ve çıkarıldı. Eniştem çok iyi bir insandı, ağabeyim gibiydi. Ablam, üç yeğenim hepsi vefat etmişti. En büyük yeğenim 10 yaşındaydı, Yusuf Çınar 7 yaşındaydı, Miray çok küçüktü daha 4 yaşındaydı. Keşke daha çok sarılıp öpebilseydim onları" diyerek onları çok özlediğini söyledi.
Hatay’daki çalışmalar esnasında 'baraj patladı' iddiası üzerine korku ve panik yaşadıklarını belirten Pınar, o anlardan ise, "Ablamları defnettikten sonra kendimizi rahat hissetmek için kara yollarında kalmıştık. Gece saat 01.00 gibi bizi uyandırdılar. Su basacak diye apar topar kaldırdılar. 24 yıldır Antakya’dayım ve o an barajın olmadığını düşünemeyerek bir korku ile apar topar Adana’ya gittik" diyerek o anda yaşadıkları korkudan bahsetti.
Depremde evleri büyük hasar gören Pınar, evlerini daha 20 gün önce aldıklarını belirterek, "O eve gireli daha 20 gün olmuştu. Hatta daha ikametimizi bile oraya alamamıştık. Bütün eşyalarımızı yeni almıştık. Annem, babam, ben yıllarca tarlada çalışarak hepimizin emeği ile almıştık onları. Şu an onlardan hiçbir şey kalmadı. Annem 30 yıldır evli hiç bulaşık makinesi olmamıştı. Daha kurmak ve kullanmak nasip olmadan böyle bir felaket geldi başımıza. Çok şükür hayattayız, bunlar daha önemli değerler. Onlar tekrardan çalışarak alınabilecek şeyler" diye konuştu.
Yurtta elinden geldiği kadar diğer depremzedelere yardımcı olabilmek için buradaki çalışmalara gönüllü olarak yardım eden Pınar, "Burada herkesin acı hikayeleri var, aynı acıyı paylaşıyoruz. Bazılarımızın psikolojisi iyi değil, bazılarımız kendini toparlama evresinde. Yaralarımızı birlikte sarmamız gerektiğini düşünüyorum. Bu şekilde olayı unutmayacağız ama alışacağız. İlk günlerde sürekli uyuyordum, yataktan çıkmak istemiyordum ama şu an hayat için bir umudum var ve tekrardan hayata dönmeye çalışıyorum. Burada gönüllü olarak yardım etmek istedim. Burada kıyafet dağıtımında, toparlamasında, yemek dağıtımında yardım ediyorum. Hem bu şekilde psikolojimi toparlamaya çalışıyorum hem de diğer ailelerin toparlanmasına destek oluyorum" diyerek, kendi gibi depremzede ailelere yardım etmekten mutlu olduğunu belirtti.