KUMPAS DOLU YEMEKLİ TOPLANTILAR
Bay Dersimli, “Geliyor gelmekte olan!” diye mesajlar atıp duruyordu ya…
Dersimli’nin önceden ikna ettiği masanın diğer dörtlüyle kurduğu kumpastan sonra Bayan Topuklu ne edeceğini bilemez olmuş, koşarak genel merkezine gelip akıldaneleri ile görüştükten sonra altılı masaya ve Bay Dersimli’ye vermiş veriştirmişti:
“Dünkü toplantıda beş siyasi parti Kılıçdaroğlu’nun ismini dile getirdi. Mansur Yavaş ve Ekrem İmamoğlu’nu cumhurbaşkanı olarak önerdik, reddedildi.
Anlaşıldı ki kişisel hesaplar, şahsi hırslar Türkiye’ye tercih edilmiştir. Kişisel ajandalar uğruna mübah sayılan kuyruklu yalanlar tercih edilmiştir.
Altılı masa millet iradesini kararlarına yansıtma kabiliyetini kaybetmiş, tek bir adayın tasdiki için çalışan noter masasına dönüşmüştür.
Ne bir kumar ne de bir noter masasında olmayacağız. 85 milyonun kaderini göz göre hiç etmeyeceğiz.”
Acaba İP’te Bay İşte Bay Dersimli’nin “Geliyor gelmekte olan” dediği de tam buydu…
Ortalık toz dumandı. Durmadan fonlanan sol medya bombardımana tuttu Bayan Topuklu’yu…
Bayan Topuklu, 3 gün sonra yine bütün sözlerini adeta yalayıp masaya geri döndü… İP Genel Merkezinde yanında olan adamlar, “masaya dön, bakanlık alalım, vekillikleri bari kaçırmayalım” demişti galiba!
Yıllar önce Devlet Bey’in “Unutmayınız ki bir kere satan yine satar. Vefasızlık imansızlıktır, ihanete iltifat ve ihtiramdır” sözü bir kere daha tescillenmişti böylece!
Uğradığı bu sükutu hayali atlatmış olmalı ki iki gün sonra “Cumhurbaşkanı Erdoğan bir daha seçilemez!” saçmalığına sarılıverdi…
Aslında ne Dersimli Kemal’in Bayan Topuklu’dan, ne Samanpazarı Şövalyesi’nin Serok Ahmet’ten, ne de Karamolla’nın DYP mirasyedisi Uysal’dan farkları yoktu, tencere yuvalanıp kapaklarını bulmuştu!
*
Cumhur İttifakı ve Türk milleti, yaşadığı afetin yaralarını sarmanın çabasındayken…
Bu olaylar, rahmetli Erbakan’ın partisinde gerçekleşiyor… SP’nin başkanı, Dersimli’nin adaylığını ilan edip alkış tutuyor! Bu arada Partinin önünde “Türkiye laiktir laik kalacak” sloganları atıyor Y-CHP’li gruplar… Varın “SP’deki evrim”i siz düşünün!
İlginç olan da, daha atılan imzaların mürekkebi kurumadan, kapısı kilit tutmayan yan odadan HDPKK’nin sesi geliyor: “En kısa sürede Bay Dersimli’yi bize bekliyoruz!”
Onlara göre, bakanlık da verilmesi normalleşmeydi, ülkenin yararınaydı!
Bayan Topuklu ise hâlâ, "CHP, HDP ile görüşebilir, bu net. Ama bize asla getiremez" yalanıyla yan odadakini saklamaya çalışıyordu.
Derken mapustaki HDPKK’li Selo, mektup yazmış ona… Hani bir ara kahvaltıya gidecekti ya Bayan Topuklu… Selo demiş ki: "Çok güvendiğim HDP yönetiminin kararı hangi yönde olursa benim de oy tercihim aynı yönde olacak, doğal olarak. HDP'li seçmen olarak benim oyumu istiyor musunuz? Benim de oyumla cumhurbaşkanlığı yardımcılığı ve bakanlık koltuklarına oturacağınıza göre beni nasıl ikna etmeyi düşünüyorsunuz?"
HDPKK’li Selo’nun yazdığı mektuba CHP'li Özel’in cevabı net: "Bahçeli dili ile değil Akşener dili ile konuşuluyorsa, Erdoğan dili ile değil Demirtaş dili ile cevap veriliyorsa bundan Türkiye kazanır. İstedikleri kadar farklı fikirde olsunlar. Tartışma bu üslupla oluyorsa bundan Türkiye kazanır."
Bayan Topuklu nasıl bir cambazlığa soyunacak?
Gerçi O, Bay Dersimli’nin kendisi için söylediği lafa bile gık demedi: “Arada bir ülkücü damarı tutuyor."
Ama MHP, “Hadsiz hakaret not edildi” restini anında çekmişti bile…
*
Stadyumlarda “İktidar istifa!” sloganları attırmalar, asrın deprem afetinde sosyal medyadan dezenformasyonlar, asker üzerinden, Kızılay ve AFAD üzerinden kışkırtmalar hep organize edildi bu arada elbette…
Yalan ve iftira üzerine kurulu bir propaganda…
“Suriye’de ne işimiz var, Libya’ya niye karışıyorsunuz”, “İstanbul Havalimanına kaç uçak inecek?”, “Beşli çeteye peşkeş çekiyorsunuz”, “Şehir hastanelerine ne gerek var” basiretsizlkleri hep Bay Dersimli Kemal ve ekibinin yalan rüzgârıydı…
Ne imalatı başlayan TOGG’a inandılar, ne uçak gemilerine, ne SİHA’lara, ne füzelere, ne de helikopter ve tanklara…
İnsanımızı enflasyon ve işsizlik sıkboğaz ediyordu, onlar ise “Her muhtara bir özel kalem veririz, işsizlik kalmaz” diyebiliyordu!
Belli ki bunca yalan, iftira ve kumpas yeterli değil Cumhurbaşkanlığına, sağdan soldan yüzde sıfır bir oya sahip partileri dolaşıyor şimdilerde. Kapıyı çarpıp giden “Gel bakalım Muharrem”e bile vekillik götürecekler. Ama komik olan Muharrem Beyin cevabı: “Dereyi görmeden paçaları sıvamam!”
Ve bunca olanın bitenin üstüne Y-CHP’li Cumhurbaşkanı adayı Bay Dersimli Kemal diyor ki:
“Ahlâkın ve adaletin iktidarını hep birlikte kuracağız!”
Hangi “ahlâk”ın üzerine acaba?
Devam edeceğiz dostlar…
Mustafa ÖNDER