Birleşmiş Milletler Uyuşturucu Kontrol Kurulu (INCB) 2022 Raporu, dünyayla aynı anda Üsküdar Üniversitesi Rektör Yardımcısı, 2005-2010, 2015-2022 ile 2022-2027 dönemleri Birleşmiş Milletler (BM) Uyuşturucu Kontrol Kurulu Üyesi ve önceki Başkanı Prof. Dr. Sevil Atasoy tarafından açıklandı.
Raporda özellikle bazı ülkelerde esrarın tedavi dışı kullanımının yasallaştırılmasına yönelik gelişmelerin analizi yapıldı. Narkotik ve psikotropların ithalat ve ihracatında elektronik izin kullanımının izlemeyi kolaylaştıracağının belirtildiği raporda, elektronik izin kullanımının hız kazandırdığı, sahtekarlığı azalttığı belirtildi. Söz konusu raporda ağrı kesici opioidlere küresel erişimdeki artışa da dikkat çekildi. 2001 yılında 50 bin olan ağrı kesici opioid kullanımının 2020 yılında yaklaşık 250 bine ulaştığı bilgisi yer aldı.
Raporda Türkiye'nin 2021'de rekor miktarda (22.2 ton) eroin yakaladığı yer aldı. Eroinin yakalanması ile ilgili 2019'a göre %79 artış tespit edildiğine yer verildi. Rapora göre Türkiye'nin metamfetamin yakalamalarında büyük artış görülüyor. 2019'da 1 ton, 2020'de 4,1 ton, 2021'de 5,5 ton metamfetamin ele geçirildi. Ağustos 2021'de Hong Kong, Çin'den gelen 4,3 ton İstanbul kargo terminalinde yakalandı. 2022 ilk beş ayda üç büyük yakalama gerçekleştirildi. Mayıs 2022'de İstanbul'da 1,117 kg sıvı ve kristal met ele geçirildi. Raporda Türkiye'de diazepam kullanımının yüzde 100 arttığı belirtildi.
Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü, Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan ise madde kullanımındaki artışın en çok ergenleri etkilediğini belirterek "Ergenlerin madde kullanımı istatistiklerinde ciddi artış var. 12 yaş ve üzerinde esrar kullanımı yüzde 16.5'tan yüzde 24.5'a yükselmiş. Özellikle 2008'den itibaren artış olduğunu söylemek mümkün. 2012'den sonra pik yapmış." dedi. Tarhan, madde kullanımına bağlı psikotik vakalarda hastane başvurularda yüzde 30 artış olduğunun altını çizerek "2010 – 2018 arasında küresel cannabis kullanımı sonrası gelişen bağımlılıklarla ilgili sağlık sorunları nedeniyle hastaneye başvurular 8 kat arttı." dedi. Tüm istatistiklerin esrar kullanımı ile ilgili dünya politikalarının gözden geçirilmesi gerektiğini gösterdiğini belirten Tarhan, "Sigaranın kullanımına gösterilen hassasiyetin 5 misli fazlası esrar kullanımına karşı gösterilmeli. Sigara için alınan önlemler esrar için de alınmalı. Devletler bağımlılıkla mücadele için ayrıca bütçeler ayırmalı. Özetle ya politikalar değiştirilmeli ya da özel bütçe ayrılmalı." uyarısında bulundu. Tarhan ayrıca, sineğin ısırığından kaçalım derken, yılanın ısırmasına sebep verildiğini de vurguladı.
Üsküdar Üniversitesi Altunizade Yerleşkesi Senato Salonunda düzenlenen basın toplantısında Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü, Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan da hazır bulundu.
Üsküdar Üniversitesi Rektör Yardımcısı, 2005-2010, 2015-2022 ile 2022-2027 dönemleri Birleşmiş Milletler (BM) Uyuşturucu Kontrol Kurulu Üyesi ve önceki Başkanı Prof. Dr. Sevil Atasoy, dünyayla aynı anda yaptığı açıklamada BM Uluslararası Uyuşturucu Kontrol Kurulu (INCB) 2022 raporlarını dünyayla eş zamanlı açıkladı.
2022 Yıllık Raporu dört bölümde ele alındı. "Esrarın tedavi dışı kullanımının yasallaştırılmasına yönelik gelişmelerin analizi", "Uluslararası uyuşturucu kontrol sisteminin işleyişi", "Küresel meseleler ve bölgesel analiz" ve "Tavsiyeler" başlıklı bölümlerin yer aldığı 2022 Yıllık Raporuna ek olarak "Hiçbir Hasta Geride Kalmasın": Kontrole tabi maddelere tıbbi ve bilimsel amaçlarla erişimin güvence altına alınması" başlıklı ek bölüme de yer verildi.
"Esrarın tedavi dışı kullanımının yasallaştırılmasına yönelik gelişmelerin analizi" başlıklı bölümde hükümetlerin ve toplumun karşılaştığı güncel sorunlar, esrarın kullanımı ve kontrolüne ilişkin siyasal ve yasal gelişmeler ve "legalizasyon" kavramı ve legalizasyon mantığına değinildi.
Esrarın tedavi dışı kullanımının yasallaştırılmasına ilişkin farklı modeller, uyuşturucu kontrol sözleşmeleri ışığında farklı siyasal yaklaşımların ele alındığı bölümde esrarın yasallaştırılmasının etkileri, esrar tüketimi, halk sağlığı, yol güvenliği, yasadışı cannabis piyasaları ve ekonomiye ilişkin bilgiler yer aldı.
Bu bölümde sözleşmelerin taraf ülkelere gençleri koruma, halk sağlığını geliştirme, gereksiz mahkûmiyeti önleme, yasadışı piyasalar ve ilgili örgütlü suçla mücadele konularında çeşitli
olanaklar sunduğu bilgisine yer verildi. Bu yaklaşımın merkezinde orantılılık ilkesi, daha iyi eğitim, önleme ve tedavi programlarının oluşturulması, sosyal önleme ve güvenlik önlemleriyle örgütlü suçla mücadele bulunduğu belirtilerek INCB'nin hükümetlerin sözleşmelere uyumuna destek olduğu belirtildi.
Raporda denetlenen yeni maddeler narkotik, psikotrop maddeler ve öncül kimyasallar olarak sıralandı. Narkotik maddeler "brorphine" ve "metonitazene", psikotrop maddeler "eutylone" ve öncül kimyasallar "4-AP", "1-boc-4-AP" ve "norfentanyl" olarak sıralandı.
Raporun "Küresel Meseleler" başlıklı bölümünde yasadışı kokain üretim ve kaçakçılığındaki artışın oluşturduğu tehdit, yeni tehlikeli maddelerin (fentanil olmayan opioidler) piyasaya çıkışı, öncüller, denetilmeyen kimyasallar ve tehlikeli maddeler konusunda hükümet - özel sektör iş birliği, ruh sağlığı ve denetimdeki psikotrop maddelere erişim, madde kullananlara eşit hakların verilmesi ve önleme, tedavi ve rehabilitasyon programlarında ayırımcılığın önlenmesi, uluslararası denetimdeki narkotik maddelerin ithalat/ihracatında elektronik yöntemlerin kullanılması, uluslararası denetimdeki maddelerin yasal ticaretinde transit ülkelerin sorumluluğu sıralandı.
Kokain üretim ve kaçakçılığındaki artışa dikkat çekilen raporda ekim alanlarının gelişmesi, buna bağlı olası kokain üretimi, kaçakçılıkta artışta yeni yollar, üretim ve kullanım bölgelerinde değişme gibi faktörlere değinildi. Avrupa'da ikincil çekitleme kokain arz zincirinin her noktasında eşgüdümlü mücadele ihtiyacı, ekim, üretim, kaçakçılık ve tüketimdeki artışın nedenlerine odaklanmanın yer aldığı raporda uygun şekilde öncül denetimi, deniz yolu kaçakçılığında risk analizi, liman personelinin kapasite artırımı, tedarik zincirinde özel sektörle iş birliği ve yasadışı finans akışı ile mücadelenin önemine dikkat çekildi.
Narkotik ve psikotropların ithalat ve ihracatında elektronik izin kullanımının izlemeyi kolaylaştıracağının belirtildiği raporda, elektronik izin kullanımının hız kazandırdığı, sahtekarlığı azalttığı belirtildi. International Import and Export Authorization System (I2ES) özendirilmesi gerektiğinin vurgulandığı raporda COVID-19'un kullanımı arttırdığı, I2ES dışında başka yöntemlere başvuran olduğu belirtilerek "Farklı yöntemler uluslararası ticareti engeller ve kaçağa kayma riski taşır. Hükümetler mutlaka sadece I2ES kullanmalı, hükümetlerin ulusal sistemleri sözleşme ve UMK (CND) kararları ile uyumlu olmak zorunda." denildi.
Kaçakçılığı yapılan maddelerin niteliği ve yolların hızla değiştiğinin belirtildiği raporda hızlı yanıt verilmesi, mutlaka özel sektör ile iş birliği yapılması gerektiği belirtildi. Endüstri ile iş birliğinin de önemine değinilen raporda, "1988 Sözleşmenin parçasıdır. Yasadışı üretim ve dağıtımla ilgili olabilecek (özellikle makine, teçhizat) her sektör dahil edilmeli." denildi. Fayda görülen uygulamalar olduğunun belirtildiği raporda INCB'nin konu ile ilgili imkân ve kaynaklar konusunda destek verdiği kaydedildi.
Raporda ruh sağlığının BM'nin Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerinin bir unsuru olduğu vurgulanarak orta ve düşük gelirli ülkelerdeki durum ve dünyanın her yerini etkileyen afetler, aşırı reçeteleme ve kişisel fazla kullanım, psikotrop tüketiminin izlenmesindeki zorluklar, tedavi ve ilaca erişimin önemine değinilerek ruh sağlığının ulusal sağlık sistemlerine dahil edilmesine yer verildi.
Söz konusu raporda ağrı kesici opioidlere küresel erişimdeki artışa da dikkat çekildi. 2001 yılında 50 bin olan ağrı kesici opioid kullanımının 2020 yılında yaklaşık 250 bine ulaştığı bilgisi yer aldı.
Raporda 2001 ile 2020 yılları arasındaki morfin kullanımına da yer verildi. Buna göre, denetlenmeyen madde üretimi için kullanım yüzde 1.6, III. Cetvel maddelerini imal için tüketim yüzde 2.4, diğer narkotiklerin üretimi için kullanım yüzde 3.9, doğrudan tüketim yüzde 9.5 ve kodein imalatı için kullanım yüzde 82.6 olarak belirtildi.
Raporun "2022 Öncüller Raporu" başlıklı bölümünde ise BM Uluslararası Uyuşturucu Kontrol Kurulu (INCB) tavsiyeleri yer aldı. INBC tarafından tavsiyeler şöyle sıralandı:
Kaçağa kaymayı önlemek üzere operasyonel kapasite ve işbirliğinin arttırılması
• Yasal piyasa ve operatörlerini kaçakçılardan koruyabilmek üzere bilgi düzeyinin arttırılması
• Durdurulan sevkiyatlar ilgili "geri soruşturma" iş birliğinin arttırılması
• Kimyasal benzerliği bulunan maddelerin kaçakçılar tarafından kullanılmasını önleme amaçlı proaktif bilgilendirme
• Internet üzerinden öncül kaçakçılığının soruşturulması konusunda eğitim
Türkiye'de diazepam kullanımı yüzde 100 arttı!
Prof. Dr. Sevil Atasoy, INCB 2022 Raporu'nda Türkiye ile ilgili bilgilere de değindi.
Raporda Türkiye'de diazepam kullanımının yüzde 100 arttığı belirtildi.
Raporda Türkiye'de Opiyat hammaddelerinin arz ve talebine ilişkin verilerde morfince zengin haşhaş hasadının önemli ölçüde arttığı, morfince zengin afyon ham maddesinin üretiminde dünya üçüncüsü (69 ton) ve dünyada en yüksek morfince zengin afyon ham maddesi stoku bulunan ülke (303 ton) olduğu belirtildi.
Afganistan'daki metamfetamin üretiminin kaygı uyandırdığının belirtildiği bölümde İran ve Türkiye'nin yakalamalarda büyük artış bildirdiği belirtildi.
Raporda Batı Asya'da 14 ülkenin yetkililerinin INCB Learning e-modülleri ile eğitim gördüğü belirtilerek bu ülkelerin Afganistan, Ermenistan, Azerbaycan, Gürcistan, Irak, Ürdün, Lübnan, Pakistan, Katar, Suudi Arabistan, Tacikistan, Türkiye, Birleşik Arap Emirlikleri ve Yemen olduğu belirtildi.
GRIDS Programının sentetik opioid konusunda bilgi ve kapasite artırımını amaçlayan ilk küresel toplantısının 1-15 Ağustos 2022'de Viyana'da gerçekleştiği belirtilen raporda 140 profesyonel katılımcı arasında Türkiye'nin de olduğu belirtildi. GRIDS Programının kurye ve kargo hizmetleri ile kaçakçılığı yapılan tehlikeli sentetik maddeler ve kimyasallar konusunda bilgi ve operasyonel kapasite artırımını amaçlayan 5. yıllık toplantısının ise 6 - 9 Eylül 2022'de Viyana'da yapıldı. 60 profesyonel katılımcı arasında Türkiye de yer aldı.
Covid-19'un Balkan yoluna etkisinin az olduğunun belirtildiği raporda Türkiye'nin 2021'de rekor miktarda (22.2 ton) eroin yakaladığı yer aldı. 2019'a göre %79 artış tespit edildi.
Rapora göre Türkiye'nin metamfetamin yakalamalarında büyük artış görülüyor. (2019'da 1 ton, 2020'de 4,1 ton, 2021'de 5,5 ton) Ağustos 2021'de, Hong Kong, Çin'den gelen 4,3 ton İstanbul kargo terminalinde yakalandı. 2022 ilk beş ayda üç büyük yakalama gerçekleştirildi. Mayıs 2022'de İstanbulda 1,117 kilogram sıvı ve kristal met ele geçirildi. Örgüt çökertildi.
Raporda Türkiye'de 2022 yılında gerçekleştirilen narkotik operasyonlarına da işaret edildi. Güney Amerika'dan Türkiye'ye önemli miktarda kokain kaçakçılığının gerçekleştirildiği belirtilen raporda Türkiye'nin Orta Doğu ve Avrupa piyasaları için transit ülke konumunda olduğu kaydedildi.
Haziran 2022'de Ekvator'un Guayaquil limanında Türkiye gönderilmek üzere hazırlanan konteynerde muz içine gizlenmiş 850 kg kokain ele geçti.
Nisan 2022'de Mersin limanında aynı yerden aynı şekilde gönderilen 250 kg kokain yakalandı. Türkiye çok sayıda kokain yakalaması gerçekleştirdi.
Ekvator, Malta ve Batı Afrika ülkelerinde Türkiye'ye gönderilecek kokain yakalandı.
Rapora göre Türkiye'de 2020'de 1,96 ton, 2021'de 2,8 ton kokain ele geçirildi.
Raporda muhtemelen Türkiye'deki suç örgütlerinin opiyat fiyatlarındaki düşüş nedeniyle kokaine döndüğü değerlendirmesinde bulunuldu. Raporda "Türkiye, metamfetamini ciddi bir halk sağlığı sorunu olarak bildiriyor. Hem kaçakçılığında artış hem de metamfetamine bağlı ölüm sayısında artış. Madde bağlantılı ölümlerin 2018'de %6,2'si, 2020'de 31,2'si metamfetamin yüzünden." denildi.
Covid-19 sırasındaki tam kapanmada MDMA, kokain, esrar kullanımında azalma, sonrasında eski düzeyde olduğunun belirtildiği raporda "Buna karşılık metamfetamin kullanımı tam kapanmada arttı, sonrasında artmaya devam etti. Yasal pregabalin kullanımında artış. Piyasa daha kolay bulunan, daha ucuz maddelere yöneliyor. (11 Şubat 2022'de Türkiye'de yayınlanan bir araştırmadan.)" tespitleri yer aldı.
Raporda "2020'de Balkan ülkelerinde eroin yakalaması azaldı. 2021'de Bulgaristan deniz yoluyla taşımacılık yapıldığını ileri sürüyor. Eroin yerine Balkan Yolu'nda metamfetamin kaçakçılığı yapılıyor olabilir." tespitleri yer aldı.
Morfince zengin haşhaş kapsülü konsantresi (CPS) ile ilgili olarak da üreticiler Avustralya, Fransa, İspanya, Türkiye (69 ton) olduğu, tüketicilerin ise Türkiye (15,148 ton) olduğu kaydedildi.
Morfince zengin haşhaş kapsülü konsantresinden morfin anhidrit eldesi AMA (CPS) ile ilgili verilerde de Türkiye'nin, Fransa'dan sonra dünya ikincisi (48,4 ton) olduğu belirtildi. Dünya genelinde küresel ihracatın 10 yılda 239 tondan 47 tona düştüğü, Türkiye'nin 5 ton ihraç ettiği kaydedildi. Bu üründen morfin eldesinin dünya genelinde azaldığı, Türkiye'de bu miktarın 11 ton olduğu belirtildi.
Covid-19 sırasında remifentanil ithalatında Türkiye'nin dünya birincisi (14.5 kg) olduğu, Pethidine tüketiminde dünya birincisi (0.5 ton) olduğu ve Allobarbital ihtiyaç belirtiminde dünyada üçüncü (70 kg) olduğu belirtildi.
Amfetaminin yasadışı imalatında kullanılan öncüllere de dikkat çekilen raporda efedrin ve psödoefedrinin metamfetamin imalatında da kullanıldığı belirtildi. Türkiye'nin yasal psödoefedrin ithalatında dünya üçüncüsü olduğuna yer verilen raporda Batı Asya'da kaçak efedrin yakalayan tek ülkenin Türkiye olduğu, Avrupa'da Bulgaristan'da 2,6 milyon tablet psödoefedrin ele geçirildiği, menşeinin Türkiye olduğu kaydedildi.
Rapora göre 2021'de dünyada yakalanan asetik anhidridin yüzde 60'ı Türkiye'de ele geçti. 2020'nin üç katı. (36,300 litre) Bu yıl Afganistan'da 270 – 320 ton saf eroin elde edileceği öngörülüyor. Buna 270,000 – 800, 000 litre anhidrit gerekiyor. Türkiye Avrupa ile Afganistan arasında transit konumunda bulunuyor. Türkiye asetil klorür yakaladığını da bildirdi.
Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü, Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan ise özellikle bazı ülkelerde esrar kullanımının yasallaştırılmasının sakıncalarına dikkat çekti.
Esrar konusunun hayatın bir gerçeği olduğunu belirten Prof. Dr. Nevzat Tarhan sözlerine şöyle devam etti:
"Depremden sonra artık hayatın normalleşmesi gerekiyor. Bireysel olarak 2-4 hafta içinde normalleşme sürecine geçilmeli. Aksi durumda toplumsal ruh sağlığı bozuluyor. Travmalarda madde ve alkol kullanımı artıyor. Yasadışı madde trafiği azalmış olabilir ama alkol kullanımının arttığını söyleyebiliriz. Birleşmiş Milletler Uyuşturucu Kontrol Kurulu bu yılki raporda özellikle esrar konusu üzerine eğildi. Dünyada bu maddenin kullanımı ile ilgili beklentiler planlananın dışında gerçekleşti. Özellikle yasadışı kullanımı engellemek için kontrollü kullanım olması üzerine çalışıldı. Belirli yerlerde kullanım olması, alan ve satışını yapanların belirli olması ile takibin kolay olacağı düşünüldü. Kuzey Avrupa'da ve Amerika'da kullanım yaygınlaştı. Fakat bu planlama maddenin yasadışı kullanımını azaltmaya yetmedi, aksine daha çok artırdı. Kontrollü kullanım ile sineğin ısırığından kaçalım derken yılanın ısırmasına sebebiyet veriyorlar."
Suç faaliyetlerinin azalması hedeflenirken yasadışı pazarlarda cannabis arzının daha çok arttığına dikkat çeken Prof. Dr. Nevzat Tarhan, "Bu durum bir paradoks içeriyor. Pazar azalsın, kullananlar açık kullansın derken kullanmayı farkında olmadan yaygınlaştıran bir etki yaratıldı. Önümüzdeki on yıllarda cannabis maddesi tekrar sanık sandalyesine çıkacaktır. Kullanıma ceza verilmemesi toplumlarda legalleşme olarak algınlandı, suç olmaktan çıkarılmış gibi anlaşıldı. 'Eczanelerde satışı yapılıyor, neden kullanmayayım ki?' diyenleri ikna etmek de zorlaşıyor." dedi.
Madde kullanımının psikotik hastalıkların artmasında etkili olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Nevzat Tarhan, "Ergenlerin madde kullanımı istatistiklerinde ciddi artış var. 12 yaş ve üzerinde esrar kullanımı yüzde 16.5'tan yüzde 24.5'a yükselmiş. Aynı zamanda intihar, kendini zehirleme, majör depresyon ve depresif semptomların dünya genelindeki ergenlerde artış hızını gösteren istatistikler de var. Özellikle 2008'den itibaren artış olduğunu söylemek mümkün. 2012'den sonra pik yapmış. Ergenlere ilişkin istatistiklerdeki artış pandemiden bağımsız. Henüz resmi rakamlar açıklanmamış olsa da uzmanlar olarak pandemide daha da arttığını düşünüyoruz." diye konuştu.
Madde kullanımındaki artışın en çok ergenleri etkilediğini kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, "Ergenler yüksek risk grubunda yer alıyor. Ergenlik dönemi aslında kendi kimliğini arayıp bulma dönemidir. Hisler akıldan önce geliyor. Böyle bir durumda da hoşuna giden şeyleri yapıyor. Arkadaşları ile esrar deneyimliyor. Daha sonra da depresyon, intihar girişimleri, evden kaçmalar, okul devamsızlıkları oluyor ve ergenler bir anlamda harcanmış oluyor." dedi.
Madde kullanımına bağlı psikotik vakalarda hastane başvurularda yüzde 30 artış olduğunun altını çizen Prof. Dr. Nevzat Tarhan, "2010 – 2018 arasında küresel cannabis kullanımı sonrası gelişen bağımlılıklarla ilgili sağlık sorunları nedeniyle hastaneye başvurular 8 kat arttı. Esrar kullanımına bağlı şizofreni gibi psikotik bozukluklarla ilgili başvurular da 4 kat arttı. Esrarın yanında gizli bir ortak daha var. O da metanfetamin. Metler Türkiye'de sentetik olarak çok üretiliyor ve kullanılıyor." dedi.
Esrar kullanımına bağlı araç kazalarının da arttığını belirten psikiyatrist Prof. Dr. Nevzan Tarhan, sözlerini şöyle tamamladı:
"Tüm istatistikler esrar kullanımı ile ilgili dünya politikalarının gözden geçirilmesi gerektiğini gösteriyor. Cannabis endüstrisi çok hızlı bir şekilde büyüyor. Suç olmaktan veya ceza kapsamından çıkarmak, yasalaştırmak gibi kavramlar karıştırıldı. Tıbbi kullanımın yasalaştırıldığı algısı yerleşti ama bu algıyı değiştirmeye yönelik yeni algı çalışmalarının yapılması gerekiyor. Sigaranın kullanımına gösterilen hassasiyetin 5 misli fazlası esrar kullanımına karşı gösterilmeli. Sigara için alınan önlemler esrar için de alınmalı. Sigara içmeyen bir kişi esrar kullanabiliyor. Elektronik sigara şeklinde kullanımı da ayrıca bir tartışma konusu. Covid döneminde suç trafiği azalsa da bu durumun madde kullanımını azalttığını söyleyemeyiz. Mevcut politikalara devam ediliyorsa devletler bağımlılıkla mücadele için ayrıca bütçeler ayırmalı. Özetle ya politikalar değiştirilmeli ya da özel bütçe ayrılmalı."