15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü, Burdur'da coşkuyla kutlandı. Vali Arslantaş, anma programında şehit ailelerini ziyaret etti ve konuşma yaptı.
Milletimizin ve güvenlik güçlerimizin hain darbe girişimi karşısında kahramanca duruşu ve demokrasi zaferimizin yedinci yıldönümü sebebiyle tüm yurtta olduğu gibi ilimizde de 15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü Cumhuriyet Meydanında düzenlenen programla devam etti.
15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü Anma Programı kapsamında Köprübaşı Mevkiinden başlayan Türkiye Yüzyılının Kahramanları Anma Yürüyüşü yapıldı. Cumhuriyet Meydanında tamamlanan yürüyüş sonrası anma programı ile devam etti.
Cumhuriyet Meydanını dolduran vatandaşlar hain darbe girişimini yapan FETÖ ile mücadeleden asla vazgeçmeyeceklerini ve 15 Temmuz'u asla unutmayacaklarını tekrar gösterdiler.
Saygı duruşu ve İstiklal Marşı'nın okunması ile başlayan anma programı din görevlileri tarafından okunan Kur'an-ı Kerim tilaveti ve dua okuması sonrası protokol konuşmaları gerçekleşti.
Şehit Ömer Halis Demir'in ablası Elif Serin, İyi Parti İl Başkanı Namık Kemal Özkan, MHP İl Başkanı Vekili Adem Tevent, AK Parti İl Başkanı Mustafa Özboyacı, MAKÜ Rektörü Prof. Dr. Hüseyin Dalgar, Milletvekili Mustafa Oğuz, Milletvekili Adem Korkmaz ve Vali Ali Arslantaş tarafından konuşma yapıldı.
Vali Arslantaş konuşması öncesi 15 Temmuz Anı Defterini imzaladı ve milletimize hitap eden Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan canlı yayınla izlenildi. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Anadolu Lisesi öğrencisi Hatice Ceylin Çakır "Vatan Destanı" adlı şiirini okudu ve 15 Temmuz Şehitler Anadolu Lisesi öğrencilerinden oluşan oratoryo ekibi İstiklal Marşımızı seslendirdi.
15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü Anma etkinlikleri kapsamında inanç, birlik ve beraberlik ruhuyla ay yıldızlı sancağı taşımak, Milli birlik ve beraberlik ruhunu topluma göstermek, tüm şehitlerimizin ve 15 Temmuz'da Şehit olan vatandaşlarımızın anısını yaşatmak amacıyla 'Demokrasi Bilinci, Elden Ele Taşınan Bir Bayrak Yarışıdır' sloganıyla; Gençlik ve Spor Bakanlığının 81 İl merkezinde düzenlediği sancak koşusuna katılan sporcularımız sancağı Vali Arslantaş'a takdim ettiler.
Vali Arslantaş Sancak Koşusuna katılan sporculara ve Gençlik ve Spor İl Müdürlüğünce düzenlenen Türkiye Yüzyılının Kahramanları koşu yarışmasında dereceye giren öğrencilere hediyeleri takdim etti.
Programın devamında Aziziye Köyünden Havvana Koçak şiirini okuması sonrası Burdur Osmanlı Mehteran Takımı gösterisini sundu.
İl Müftülüğü İlahi Grubu tarafından seslendirilen ilahilerle devam eden programın son bölümünde, meslek odaları ve iş insanları Fevzi Oktay, Ercan Akın ve Orhan Çiçek katkıları ile hazırlanan ikram sunumu yapıldı.
Program saat 00.13'de okunan Sala ile sona erdi.
Vali Arslantaş yaptığı konuşmada,
"Anadolu topraklarında 26 Ağustos 1071 yılından itibaren yazılmaya başlanan Türk tarihinin ussa sığmaz şecaat destanlarına bir yenisini eklemek, 15 Temmuz 2016 gecesinde vatan borcunu can diyetiyle ödeyen çağımızın kahramanlarına nasip olmuştur.
Devletimizin uygarlık meydanında başka bir merhaleye evirileceği "Türkiye Yüzyılı" ülküsünün temelleri de o kara gecede mukaddesat ve vatan uğruna verilen çetin mücadelenin, istiklal uğruna dökülen kanların, elinde bayrak dilinde dualarla meydanlara koşan aslan yürekli çerilerin gayretleriyle atılmıştır.
Bizim marşlarımızda "Korku nedir bilmeyiz biz dağların erleri" dizeleri bulunur. Bizim hikâyelerimiz devletin onurunu korumak için kimseye eyvallah etmeyip kimseden takdir beklemeden paha biçilmez kaftanını yere sermekte tereddüt etmeyen Muhsin Çelebilerle doludur. Bizler "Üste mavi gök çökmedikçe, altta yağız yer delinmedikçe, senin ilini töreni kim bozabilir, titre ve kendine gel" diyerek "başlıya baş eğdiren, dizliye diz çöktüren" dedelerin terekesini bölüşmüşüz. Dede Korkut meselleriyle, Atsız şiirleriyle büyüyen bir ulusu kim boyunduruk altına alabilir.
Hain planlarının ifşa olacağını anlayarak tankları akşamın erken saatlerinde sokaklarda yürütmeye başlayan darbecilerin hesap edemedikleri husus, göğsü imanla dolu Anadolu insanının atalarından tevarüs eden kahramanlık damarının diri olduğuydu. Necip milletimiz, savaş filmlerinde bile benzerleri nadir görünecek sahneleri hakiki dünyada yaşamış, göğsündeki imanla kahramanca, yiğitçe savaşmıştır.
Adeta şecaat kelimesinin cisimleşmiş hali olarak er meydanında yer alan ordu milletin her bir ferdi, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip ERDOĞAN' ın çağrısı üzerine, abdestini alıp meydanlara akın etmiş, "Ölürsem şehit, dönersem gazi" olurum virdi dilinde, canını istiklal mezatında satılığa çıkarmıştır.
Damarlarda dolaşan kurt kanı tutuşunca, nasıl Malazgirt Ovası Türk yuvası olduysa, nasıl Varna'da haçlılar Türk'ün gücüne boyun eğdiyse, elinde süngüsünden başka silahı olmayan Mehmet nasıl Çanakkale'yi küffara dar ettiyse, 15 Temmuz gününün şehitleri de kendi destanlarını öz kanlarıyla yazmışlardır.
Bakara 249. Ayette "Nice az topluluklar, Allah'ın izni ile nice topluluklara galip gelmiştir." Buyrulur. Vatanın koç yiğitleri, çağımızın Sütçü İmamları, Yörük Alileri, Nezahat Onbaşıları, Nene Hatunları sinelerinde iman ve uslarında Mevla'nın vaadinden dönmeyeceği hakikati olduğu halde er meydanına akın akın koşmuşlardır.
Rabbin görünür ve görünmez ordularıyla yanında olduğuna iman etmiş istiklal sevdalıları, olası şehadeti yürekten isteyerek abdestlerini alıp sokak sokak vatan müdafaasına girişmişlerdir. O aslanlar ki Akif'in ifadesiyle göklerin ölüm indirdiğini, yerin ölü püskürttüğünü görürken, bir an tereddüt göstermemiş, helikopterlerden üzerlerine yağdırılan mermilere bir lahza aldırış etmemiş, 57. Alayın ölüm emredilmiş neferleri misali bir adım geri adım atmamışlardır.
Kimin kahramanlığı anlatılsa bahsi az geçene haksızlıktır. Savaş uçaklarınca bombalanan Gazi Meclisimizde şehadeti bekleyenleri hatırlayın. Hakkını milletine helal etme kalenderliğiyle şehadeti kucaklayan yiğitler yiğidi Ömer HALİSDEMİR' i hatırlayın. 15 Temmuz Şehitler köprüsünün diyagonalinden çekilen fotoğrafta omuzlarına ay yıldızlı bayrakları kefen niyetiyle örten Mehmetleri, Ayşeleri hatırlayın. Hatırlayın Türk olmanın haklı gururunu yaşayın!
O meşum gecede Mete Han'ın ifadesiyle Göğün mağrur çocukları, Mete Han'ın kanının, tüm âteşinliğiyle damarlarımızda devrana devam ettiğini cümle cihana bir kez daha ispat etmişlerdir. İstiklalini müdafaa mecburiyetine düşen bu necip milletin evlatları, vaziyetin, imkân ve şartların olumsuzluğuna aldırış etmeden harekete geçerek, dünyada emsali görülmeyen bir destan yazmıştır.
Neredeyse kırk yıl boyunca suret-i haktan görünerek milletimizin dini hassasiyetini kendi menfi amaçları doğrultusunda kullanan eli kanlı terör örgütü FETÖ, idraklerin anlamakta zorlandığı bir hadsizlikle ordumuzun silahıyla milletimizi yok etme teşebbüsünde bulunduğuna pişman edilmiştir.
Harici oyun kurucuların dahili piyonları, emperyalist güçlerin taşeronu olarak kullanıldıklarının ayırdına bile varmadan, milletimizi korkuyla terbiye etmeye kalkmışlar ne var ki karşılarında birlik olma irademizin çelikleşmiş tecessümünü bulmuşlardır. İnsanı kandan ve etten müteşekkil bir obje kabul edip, tahakküm ve cebrile bu milleti sindirebileceklerini zannedenler, savaşın Türk'ün düğünü olduğunu hesap etmemişlerdir.
Bu savaş Anadolu coğrafyası var olduğundan beri süren iyi ile kötünün savaşıdır. Bu savaş hak ile batılın savaşıdır. Bu savaş İslam'ı kabul edişimizle birlikte alp iken alperene tebdil eden Türkoğlu'nun, Anadolu'ya çaldığı Türk boyasından rahatsız olan soysuzlarla savaşıdır. Bu savaş Allah'ın izniyle hangi cephede olursa olsun göğsü imanla dolu necip milletimizin mutlak suretle üstün geleceği bir savaştır.
Hayattan vazgeçmeyi göze alabilecek kadar bir ülküyü, bir ülkeyi sevebilme hasletinin hiçbir millete bizim kadar nasip olmadığını söylesem sezadır. O gece varlığını Türk Varlığına feda eden aslanlar DNA'larına işli vatan aşkıyla sonlarını düşünmeden şehadete koşmuşlardır.
Üstad Necip Fazıl Sakarya Türküsünde, dünyevi hiçbir çıkarı olmayan bu serdengeçtilerin yüklendiği yükü: "İnsandır sanıyordum mukaddes yüke hamal, Hamallık ki sonunda ne rütbe var ne de mal, yalnız acı bir lokma zehirle pişmiş aştan ve ayrılık anadan yardan arkadaştan" mısralarıyla tasvir etmektedir.
O güzel simalı, koç yürekli yiğitler bizler için kendilerini feda etme alicenaplığını göstermişlerdir. And olsun döktükleri kanla sulanan bu topraklarda göğsü imanla dolu yeni başaklar filizlenmektedir. Dünya durdukça onların sergüzeştini dilden dile, nesilden nesile aktarmak da bizim boynumuza borçtur.
Savaş uçaklarının, taarruz helikopterlerinin, ölüm kusan tankların karşısına, elinde ay yıldızlı bayraktan başka pusatı olmadan dikilen bu ülkenin evlatları; gadre boyun eğmeyerek milli iradeyi tecelli ettirmişlerdir. Bu uğurda toprağa düşen hemşehrimiz Şehit Akif ALTAY' ın da aralarında bulunduğu 251 şehidimiz ve 2196 gazimizin gösterdiği şecaat gök kubbe çatlayana dek yad edilecektir. Allah hepsinden binlerce kez razı olsun.
Bir ozanımız "Yaşasın ırkımız, Çin'e bedel kırkımız, Söylenir Türkümüz, çağlardan çağlara" diyor ki yaralarımızı sararak eskisinden daha güçlü ayağa kalkacağımız gerçeğini bir an olsun hatırımızdan çıkarmayalım. Bizler Kürşat'ın torunlarıyız.
Rabbin ulu izniyle er meydanında bileğimizi bükebilecek yoktur. Biz bir oldukça karşımıza ne tür badireler çıkarsa çıksın atlatacağız. Cumhuriyetimizin ikinci yüz yılında, Türkiye Yüzyılında, birliğimizle, dirliğimizle nice destanlar yazacağız.
FETÖ' sü, PKK'sı daha bin türlü Allah'ın belası ne kadar pisliği varsa toplasın gelsin. Biz her tür tehdide karşı, devlet ve millet olarak her zaman tetikteyiz. İstiklalimize kast etme cüreti gösterme gafletinde bulunanlar, Allah'ın izniyle Türk'ün gücünü görecek ve intikamının şeditliğini tadacaktır.
Sözlerimi nihayete erdirirken Akif" in ifadesini bir parça değiştirerek haktan dilerim ki: "Allah bu millete bir daha 15 Temmuz benzeri ihanetler yaşatmasın!" yedi yıl önce bu gece şehadet şerbetini içen ve inşallah peygamberimize komşu olan 251 şehidimizin mekanları cennet olsun. Allah Türk'ü korusun ve yüceltsin" dedi.