Depreme Antakya'da yakalanan liseli 2 kardeş, yıkılmak üzere olan binadan kaçarken evinden çıkamayan komşularına yardım istesin diye verdikleri telefonlarına 40 gün sonra Isparta’da ulaştı.
6 Şubat'ta meydana gelen ve 11 ili etkileyen 7,7 büyüklüğündeki depreme Antakya'da yakalanan ve yıkılmak üzere olan evden çıkıp Isparta’ya gelen ve lise eğitimlerine başlayan 16 yaşındaki Mustafa Cemiloğlu ve 15 yaşındaki Davut Cemiloğlu kardeşler, deprem anında evde mahsur kalan komşularına verdikleri telefonlarına 40 gün sonra ulaştılar.
16 yaşındaki lise öğrencisi depremzede Mustafa Cemiloğlu, deprem anında yaşadıklarını anlatarak, "Deprem anında yavaş yavaş sallanmaya başladık. Kardeşime 'Panik yapma' dedim. Sonrasında çok kötü sallanmaya başladı, bir yandan insanların çığlığı mı dersin binaların yıkılışı mı dersin, mahşer günü gibiydi, çok kötüydü. Biz de aşağı indik, merdivenler kırılmıştı. O panikle yalın ayakla tek başımıza inmeyi başardık. Biz kardeşimle yalnız evdeydik. Okumak için Antakya'ya gelmiştik, ailem başka yerdeydi. Dışarı çıktığımız an binalar yıkılmış, insanlar kaçışıyor, bazıları ailesini arıyordu. Hava yağmurlu ve çok karanlıktı. Depremden kırk gün sonra Isparta’ya okumaya geldik. Baktık ki Hatay’da okullar açılmayacak, eğitimden geri kalmayalım diye babam bizi Isparta’ya gönderdi. Allah devletimize zarar zeval vermesin. Eminim devletimiz Hatay’ı ve diğer illeri yeniden yapılandıracaktır" dedi. Deprem anında merdivenlerden inerken kardeşinin kullandığı telefonu evde mahsur kalan komşusuna verdiğini dile getiren Cemiloğlu, "Biz o esnada koşuyorduk. 8. kattaydık kardeşimle birlikte. O an komşumuz olan Tülin ablayı gördük. O yardım istedi bizden, telefonu ona uzattık. Kardeşim telefonu beklemek istedi. 'Konuşmasını bitirsin, biz telefonu alalım' dedi, izin vermedim. Direkt kendimizi binadan dışarıya attık. Abla hem telefonu vermek için hem de teşekkür amaçlı bize ulaşmaya çalışmış. Telefonun ekranındaki fotoğrafı alıp komşulara atmış 'Bu çocukları tanıyan var mı?' diye ve babama ve abime ulaşmış. O sayede depremden 40 gün sonra telefonu kargoyla bize ulaştırdı. Deprem anında telefon hiç aklımıza gelmedi. Bize gelecek mi gelmeyecek mi diye kaygılanmadık. Telefon bize geldiğinde şaşırdık, beklemiyorduk. Kimse böyle bir şey yapmaz. Bize ulaşmaya çalışmış, yorulmuş" şeklinde konuştu.
Deprem anında çocuklardan aldığı telefon ile ailesine ulaşan ve sonradan 40 gün boyunca telefon sahiplerini arayıp bulan Tülin Şomali çocuklarla yaptığı telefon konuşmasında deprem anında yaşadıklarını anlatarak, "4.17 deki depremde biz Antakya’daydık. Çocuklar benim komşum oluyor. Ben arkadaşımla birlikte evde mahsur kalmıştım. Bir şekilde çıkmaya çalışıyordum, o an çocukları gördüm. Onlar bana 'Abla istersen telefonu al, kendi telefonunu buradan arayarak bul' dediler. O şekilde telefonu verdiler bana. Ben de aşağıda onları bulurum umuduyla aldım hızlıca. 15 dakika evde kaldım. Telefonunun flaşını açtım o sayede merdivenlerden inebildim. Kendi telefonumu buldum ama şarjı bitikti. Dışarı çıktığım zaman onları bulamadım ve benim neredeyse iki üç haftaya yakın onları bulma serüvenim başladı çünkü şifre ve pin kodu vardı, hiçbir şekilde giriş sağlayamıyordum. Doğru düzgün arama gelmiyordu çünkü hatlar çekmiyordu. Komşulara sora sora ve Davut’un numarası vardı bende, profil fotoğrafı vardı. Fotoğrafı bütün komşulara attım 'Bu çocuğu tanıyan var mı? Tanıyan varsa da ailesine nasıl ulaşabilirim?' diye sordum. Bir komşumuz bana babasının ve ağabeyinin numarasını gönderdi. Onlara fotoğraflarını gönderdim 'Tanıyor musunuz?' diye, onlar da 'Evet' dediler. Bir şekilde ulaşmaya çalıştım. Onlar Reyhanlı’da kalmışlardı bir süre, telefonu bir şekilde iletemedim. Ben Adana’ya gittim telefonu kargoya vereyim diye. Telefonu o şekilde Isparta’ya kargo ile gönderdim. Deprem esnasında telefon çok işimize yaradı. Benim hattım hiçbir şekilde çekmiyordu. Onların numarasını arkadaşlarıma verdiğim için bizi aradılar. O telefon sayesinde bana ulaştılar. Allah'a şükür onlara ulaşıp telefonu hemen gönderebildim" dedi.